TATLI BELA

/
6 Yorumlar

        İlk defa bi kitabı yorumlamaya başlarken nerden girsem konuya diye düşündüm. Nedeniyse, kitabı delicesine sevmem. Kitaba otobüste başladım ve ilk iki sayfasında işte bu dedim. Hatta anlık olarak düşündüklerimi telefonuma kaydettim. Yani kitabı öyle böyle sevdim ki uzun zamandır ilk defa keşke bitmeseydi dedim. Ya bi kere yaşıma uygun. Kitaptaki kadın karakter üniversite birinci sınıf. Paranormal, bilim kurgu, cinayet, romantik derken hep ya kendimden büyüğü ki genelde öyle oluyor ya da liselileri okudum. Lisedeyken kendi yaş gurubumu bulmak sıkıntı değilken bi fark ettim ki üniversite deki insanları adamdan sayıp yazarlar çok yazmıyor. Ve sonunda bu kitap karşıma çıktı Ben çömlüğü atlatıp iki olmayı başardım ama kitap hayallerimin üniversitesinin kapısını açtı bana. Çünkü üniversite hayalimle, gerçeğinin arasında kilometrelerce hatta ışık yılıyla yol var.



      Kitapta adamlar cool cool takılıyo. Benim sınıf arkadaşlarımdaysa ergenliği atlatamamış, yarı çocuk yarı yetişkin yaratıklar var. Hala seksek modunda olanı bile var. Kitaptaysa bana başka bi üniversite kapısını açıy ve oh be dedirtiyor. Hayallerimde ben o üniversiteye gidiyorum ve orda hayatın canına okuyorum. Allahtan ilk okuldan liseden kalma arkadaşlarım varda sınıfımdaki benden büyük olmalarına rağmen at gözlüğüyle gezen ergenuslarla arkadaşlık bağlarını geliştirmek için yırtınmak zorunda kalmıyorum. Aşağılamak için söylemiyorum ama onlar benim üniversite hayallerimin katili oldular. Türkiye’nin en prestijli üniversitelerinden birindeyim ama millet hala mahalle dedikodusu boyutunda. Yanınızda birini görseler kaşar damgasını yapıştırıp sordukları ilk soru “Ne ayaksınız çıkı yomusunuz?” Çıkma ne yaa . Bunların yaşı kaç. Ama verdiğim cevap yanımda kim olduğu fark etmez “Ciddi düşünüyoruz.” Bunları bu kadar niye anlattınız derseniz içimde kaldı isyan bayraklarım ve de karakterimiz  Abby`nin de başında dedikodular dönüp duruğu için.


       Kitabımız kadın karakter olan Abby, nin ağzından anlatılıyor. Kız geçmişe sünger çekmiş kendine ve herkese rol yapıp duruyor. Abby`nin bide onu ondan çok düşünen ve anlayan arkadaşı America var. America sayesinde kızın sevgilisiyle okulun yer altı etkinliği olan çember`i izlemeye gidiyor ve orda  çocuğun sevgilisin kuzeniyle karşılaşıyorlar ve güm aşk. Travis sahnede adamın haşatını çıkarırken kızın üzerine kan sıçratıyor ve bunla beraber ilk diyalogları gerçekleşiyor. Travis bad boy deyiminin google translate`deki karşılığı. Adamda alkol, sigara, karı kız ve üzerine bide dövüş var. Dövmelerinden bahsetmiş miydim? Ya daha ilk bahsedilmesiyle Travis`e aşık oldum . Bizimkisi ilk satırlarda aşk misali. Yoksa ilk bakışta aşk mıydı o? İlk satırlarla ben pis pis sırıtmaya başladım daha ne olsun. Kötü çocuklara tüm kadınlar gibi hastayım.


       Tanışmayla birlikte bi kaçma kovalamaca alıp başını gidiyor. Çocuk kaçıyor doğal olarak kız kovalıyor demek isterdim ama Travis`im biricik aşkım o sümsüğe aşık oldu, o kovalıyor. Kızın kaçma sebepleri sorunlu geçmişinden süre gelmiş vaziyette. Kaçmak istediği her şey resmen Travis`te toplanmış halde. Çocuk baktı kızla yatamıyor arkadaş olalım diyor ve Abby`de kuzu kuzu kabul ediyor. Çocuk ilk defa birisine ilgi duyuyor, kendini açıyor, doğal olarak da okulda dedikodular alıp başını gidiyor. Travis`in kuzeni de bu ilişkiyi zaten kesinlikle onaylamıyor ki sonuna kadar haklı. Travis yatıp sabah kızları postalıyor, sonra kızların arkadaşı çocuktan ayrılıyor. America elden gider diye o da çırpınıp duruyor, zavallım.


       Ana karakterlerimize geri dönersek bana kurdeşenler döktürdüler. Kız sürekli kaçışlarda, aynı zamanda da her dakika çocukla. Çocukla iddiaya falan girip kaybedince bir ay çocukta kalıyor. Hergece çocuğun koynunda mışıl mışıl uyuyor, üzerine ben seni istemem vaazı çekiyo, üzerine gidip kendinden başkasını düşünmeyen zengin sümsük Parker`la çıkıyor. Herkes kıza Tarvis`le arasındaki elektriği kıvılcımı bağırıyor ama kız kaçmakta kararlı. Her şey iyi güzel gidiyor derken duvara toslatıyor okuyucuyu ve bi anda her şey alaşağı oluyor. Barışıyorlar ilişki oldu diyorsunuz Travis fazla dürüst davranıyor güm.  Öyle yada böyle ben bu kıza valla sinir oldum. Daha doğrusu kıskandım. Çocuk kız için yapmadığını bırakmıyro. Kavgalar ediyor yırtınıyor ama yok. Kıza da zaman zaman üzülmedim değil ama. Özellikle Travis Vegas`ta gözleri dolar dolar olunca. Kızı değil resmen parayı tercih ediyor ama anca kız çekip gidince dang ediyo kafaya. Sonra kız ne yapıyor süründürüyor. Hem de öyle böyle değil. Çocuğa istemem diyor koynuna giriyor, unut diyor sonra aramıyor diye kızıyor. Tipi kadın hareketleri anlayacağınız. Bi kez daha kızdım Travis`e o da o sürtüğü eve getirince. Erkek milleti işte unutacağım d,ye illa birine koş. Bari yapıyorsun kıza yakalanmasaydın be.


       Her şeyi geçtim ben bu Travis`e deli divane oldum ya. Kızı haytan çok seviyor. Diğer kitaplardaki kötü çocuk karakteri sessiz, fazla esrarlı, somurtan, kaçan tiplerken bu konuşuyor, gülüyor, kıza takılıyor. Çocuk o kadar şeker ve neşeli ki resmen tatlılıktan geberiyor. Bu Halide bana çok gerçekçi geliyor. E tabi olmazsa olmazımız korumacılıkta hat safhada ve tabi ki kıskançlık. Sadece Abby`le mutlu sadece ona bağlı sadece dünyası ondan ibaret. Bence kız onu hak etmiyor. Çocuk ona sevgisini göstereceğim diye yırtınırken kız bunların ispatından korkup kaçışa geçiyor. Tabi bazen öfkesinin kontrolden çıkması insanı ürpertiyor ama olsun. Hem kız çocuğa bizim Kuduz İt lakaplı Travis`imize kötü davrandıkça çocuğu deli gibi davranmaya teşvik etmekle kalmayıp America`nında aşk hayatının içine ediyo resmen. Sen bile isteye çukuru boyladın diye zavallılarımı niye çekiyorsun. Bu arada Travis`in ailesine de resmen bayıldım. Çok şekerler. İnsan böyle çoklu uyumlu erkek kardeşleri gördükçe boy boy erkek çocuk yapası geliyor.


       Kim ne derse desin ben kitaba bayıldım. İlk iki yüz sayfasını nasıl okudum hatırlamıyorum. O kadar çok ola olay olay vardı ki ne oluyoruz oldum. Kitabı tek bir dakika elimden bırakmadım. Hatta bisiklet sürmeyi öğrenmeye kalkıp yara bere içinde cesetten farksız hale gelmeme rağmen dönüşte vapurda okumaya devam ettim. Sonrada bitti diye deli gibi üzüldüm. Kitapta sadece Abby ve Travis değil yan karakterlerde önemli bi yer kaplıyor. Yazarın dili gerçekten iyi ve deli gibi içine çekip sürüklüyor. Daha biter bitmez yeniden okusam diye düşündüm. Ve kitap öyle bitiyor ki aklıma gelmezdi açıkçası.


      Benim hayallerimde Travis kesinlikle Sean Faris. Kas var dövmesi yok ama onları da Adam Levine`den tamamlaya biliriz. Kahverengi saç kaş göz tamam işte.


     Kızıda sarı ama kendini tarif etme zahmetine pek girmediğinden benim sarı uysada uymasada Isabel Lucas.


     Kitapla dinlediğim şarkıya gelirsek Guns And Roses`dan  This I Love ve şarkının Tanrıya duası bana Travis`in sözlerini yalvarışını anımsatıp durdu.
“So if she's somewhere near me
I hope to god she hears me
There's no one else
Could ever make me feel
I'm so alive
I hoped she'd never leave me
Please god you must believe me
I've searched the universe
And found myself
Within' her eyes ”
“Eğer yanımda bir yerlerdeyse
Tanrım umarım beni duyuyordur
Ondan başka kimse
Yaşadığımı bana bu kadar hissettiremez..
Beni asla terk etmemesini umdum
Lütfen tanrım bana inanmalısın
Tüm evreni aradım
Ve kendimi onun gözlerinde buldum… ”


Bu da fanların yaptığı bir iki video.








Benzer Yazılar

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Kitabi okudum ve asık oldumm kızam basta cok cok sinir oldum sanirim halada oyleyim bunun sebebide travise davranis bicimi adamin sevme tarzi cok cok hos.belkide boyle bisey istedigimdendir.yazinizida begendimm..okuduklarimdan daha samimiydi.ama unutmayalim aradigin asklar filmlerde bekledin adam oykulerde;)

Zamska dedi ki...

Travis tanrının çılgın projesi. kıza benim kadar sinir olmuşsunuz anlaşılan. benimki kıskançlıkla karışık =) öyküler filmler yalan oldu travis`in açık adresini biliyorsan hemen yazmalısın tabi benden önce davranmadıysanız =)

Satıgül Yüksek dedi ki...

Yorumun için teşekkür ederim : )

Ben ayaklı bela olanını okudum , yani olayları Travis Maddox’un ağzından dinledim, keşke dinlemez olaydım : ))

Travis karakterini hiç sevmedim, nedeni ise hiç sevmediğim kadın karakterin peşinden o kadar koşması oldu, ne buldu o kızda nesine hasta oldu anlamadım, üstelikte biraz fazla çabuk aşık oldu gibi geldi, sanki kovalayan var : )

O nasıl bir kadın karakterdi öyle, soğuk, duygusuz, tanımadığı bir adamın evinde ilk geceden yatağında üstelikte birlikte uyuyacak kadar rahat ama sonrasında Travis yakınlaşmaya başlayınca birden bire Rahibe Teresa kesiliyor : ))

İlk başlarda bu kadar masum görünüp sonrasında kumar masasında görmekte ayrı bir gülümsetti beni : ))

Kitabın tanımında Travis karakterini okurken aklımda bambaşka biri canlanmıştı, daha sert, daha maço,daha zor, ota b.ka bu kadar ağlamayan biri vardı hayalimde..

Sanırım ben daha çok olayları bir erkeğin ağzından, bir kitap boyunca okumayı sevmedim,

Zamska dedi ki...

Keşke Tatlı bela`yı okusaydın ilk. Çünkü ben ona bayılmıştım. Tamam Abby`den kesinlikle nefret ediyorum ama Travis... Travis deynce işte bende orda akan sular duruyor. Kitabı da olaylarıda çok sevmiştim ve ben kızın ağzından dinledim. Ve bu kız bu adama aşık olunca onun gözünden görünce bence insan ister istemez aşık oluyo. ama bunun ötesinde sevdim bu Travis`i. sende haklısın erkek karakterin ağlaması hoş değil ama Tatlı Bela da Travis`in o kadar salya sümük olay yoktu diye hatırlamaktayım. Bende Ayaklı Bela yı aldım. ama ne yazık ki kız kardeşim okuduğu şehre yanında götürünce ancak bu bayam tatilinde okuyabileceğim.Bende daha önce erkek karakter ağzından olayları dinlemedim. Belki bende garipserim bilemem ama ben şununda farkındayım, yazar bi kadın. Ne kadar istesekte bi erkeğin duygularını birebir yansıtamayız. Gerçi yazara da çamur atmak istemem. Okuduktan sonra tekrar konuşalım bence bunu..fırsatın olursa Ayaklı Belayı hafızandan sildirip Tatlı Bela yı okumalısın....=)

Asena G. dedi ki...

Açıkçası ben Ayaklı Bela'yı da okuduktan sonra, Travis'e beş kat fazla acıdım ve üzüldüm. Çocuk ne çekti be! Abby'e de beş kat fazla gıcık oldum. Yine sevmediğim bir karakter değil ama bazen ciddi salak kararları oldu..

Zamska dedi ki...

Ben Abby`e fena halde sinir oldum. Travis`i çok sevip çektikleri yüzünden çok üzüldü diye. Ama şu da var Tatlı Bela`yı okurken Abby`e üzülüp Travis`i uçkuru yüzünden boğmak istediğim anlarda oldu =)

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.