RUHUN ATEŞİ

/
8 Yorumlar
       Soğuk, kibirli, kendini beğenmiş, seksi, zeki, duygusuz, öküz ama aynı zamanda cool olan erkeklerden bi tek ben mi hoşlanıyorum? Tüm bu iltifatlarımın sahibi tam olarak Brendan Blackmore. Kitabı almam resmen asırlar sürdüğü için, bolca yorum okudum. Herkesin aynı fikirde olduğu iki temel düşünce var. İlk kitap muhteşem. İkincisi ise Brendan duygusuz bi pislik. Ama ben bu adama aşık oldum. Biraz inatçı ve duygusuzsa ne olmuş sanki.




         Sabah sekiz buçukta ders olunca ve İstanbul trafiği diye bi gerçek varsa siz o yataktan altı buçukta kalkmak zorunda kalıyorsunuz. Hem de gece ruhun ateşine başlayıp tek gecede bitirmeye karar verdiyseniz. Tabi bende bu durum yemedi. Kitap kesinlikle çok güzel olduğu için önceki gecenin uykusuzluğuna üçe kadar dayadım. Ama baktım uyukluyorum kitaba kıymamak için yattım ki bi sonraki dersin saati de sekiz buçuk.


        İlk olarak bi dolu övgüyü yazara yağdırmam gerekiyor. Beni bilen bilir tam bir Rita Hunter hayranıyım. O sürekli kitap yazsın ben okuyayım diye bakıyorum resmen. Tüm kitaplarını okudum ve yazara her kitabıyla daha çok hayran oluyorum. Her şeyiyle kendisi özene bözene ilgileniyor. Tabi bunu yaparken yanında değilim ama Facebook sayfasından gidişatı anlatmasından çıkarımım bu. Kapağı kendisi seçmiş ve tek kelimeyle muhteşem. Her kapağının kitaplarında canlandırması mevcut.  Ama Ateş Serisinin kitapları bir muhteşem ki favori kapağım bu.




       Elimizde Sophie adında kuzeni Liliana tarafından ailesinin sevgisi çalınmış, şıllık kuzeni tarafından sürekli ezilen bi karakterimiz var. Hatun öfkeli hatta vahşi olmasına vahşi de babası anası hatırına boyna kuzeninin yaptıklarına boyun eğiyor. Böyle kuzende düşman başına. Daha ilk an itibariyle Sophie`nin elinde olan her şeye göz dikmiş vaziyetteydi. Sonunda kızın ilk gençlik aşkını –ergenlik hoşlantısı demek daha uygun ya neyse- elinden alınca aralarında kadın kavgası dediğimiz türden bişeyler patlak veriyor. Saç baş derken babadan tokadı yiyen Sophie saf saf bizim sürtük kuzen Liliy`i affediyor. Zaten tüm kitap boyunca başına ne geldiyse bu affetme, unutma, melek, hale olayı yüzünden geldi. Ya sen insansın zaafların olur da gidip zaaflarında bu kadar yüce şeyler olmaz. 


        Kuzen çaldığı gençlik aşkı olayı üzerine yapabileceği en kötü şeyi yapıp kıza onun aşık olduğu adamı ondan çalmayı denemesini söylüyor. Kuzen tabi dünyalar güzeli herkes tav. Sophie`nin ise ortalama bi güzelliği var. Ama yıllar önce söylediği bu söz Liliy`nin başına bela oluyo. Sophi`nin sabrını taşırınca, Sophi gözünü zaten alamadığı Brendan`a dikiyor. Çünkü kuzeni ondan hoşlanıyo ve Sophie onu baştan çıkarıp bu kez tercih edilen olmalı. 


       Sophie Brendan`a göz dikmesine dikiyor da benim çelik kapı yürekli kontum gördüğü andan itibaren kızdan nefret ediyor ve her fırsatta alay edip aşağılıyor. Karakterlerde alışık olduğumuz gibi dil Sophie de pabuç gibi değil. En azından Brendan`a karşı. Adamı görünce kız çünkü konuşma kaybına uğruyor. Tabi adam kızı sinirden çatlatınca kızda skandalımsı bir şeyler yapmaya kalkıyor. Ama Brendan`ın  çok sevdiğim annesi skandal nasıl çıkarılıyor gösteriyor ve Brendan kendini Sophie ile evli buluyor. 


        Evlilikleri de öyle günlük gülistanlık değil. Bizim Brendan havada karada dişi kuş kaçırmayan adam kıza gelince dokunmam sana diye tutturunca kızda ne yapsın iş başa düştü deyip adamı kovalıyor. Ama bizim öküzün inadı fena tutuyor ve kızı süründürmeye devam ediyor. Sonunda herey yoluna girdi bi türlü diyemiyorsunuz çünkü her taraftan bi üçüncü şahıs fırlıyor. Hepsinin ucu da yılan kuzene dayanıyor. Son olarak ta gereksizler dükünün zararlı faliyetleri.


      Sophie`yi cesur beklerken azıcık korkak çıktı doğrusu. Ama ben yadırgamadım. Herkeste cesur olacak değil ya. Ama ne üzüldü be. Çaresizce Aşkın Ateşi kitabının da karakteri olan Isabel`den hatta kaynanasından ki bu fikir oalma olayı bolca devam etti. Ama o kadar saf ki her yalana dolana kandı, kuzeni olacak tarantulaya her seferinde üzüldü. Bu kadarda olunmaz ama dimi. Allahtan kitabın sonunda Liliana bolca süründü de ben elimde merdaneyle onu baklava hamuru kıvamına getirmek zorunda kalmadım.


       Ahh Brendan`ım ahhh. Kitabın başından sonuna kadar burnundan kıl aldırmadı resmen. Duygusuzum diye bağırdı. Kendine bile itiraf edemedi. Bi adam hiç mi dışarıya objeye karşı tepki vermez. Bu adam vermiyor işte.ama ben onu öyle sevdim. O da Sophie`yi kendince sevdi. Aşağılayıp durdu, ondan rahatsız olduğunu söyleyip durdu, zavallıyı süründürdü ama onun dibinden de ayrılamadı. Ben onu söyleyemedikleriyle sevdim. Ya adam özgüvenden coşmuş. Kitabın sonunda da Allahtan yazar büyük bi karakter değişikliği yapıp adamı oyun hamuruna çevirmeden onun uslubuyla yukarıdan yukarıdan kıza olan aşkını söyletti.


        Ateş serisinin ikinci kitabıydı. Hikayeler birbirinden bağımsız. Elimizdeki üç adet kontun evliliğe giden hikayesini anlatıyor. En çok merak ettiğim Stephan`nın hikayesi son kitaba kaldı. Yazar Adrian, Brendan ve Stephan`ın karakterlerini oldukça farklı yaratmış. Galiba sırf bu yüzden bile insa merak ediyor. İlk kitabı okuyanlar bilir o da hikayesiyle eşiz karkterleriyle muhteşemdi. İlk kitabın karakterleri Isabel ve Adrian`da kitapta sık sık geçiyolardı ve ne harikalardı ama. En çok da kızları Kate. İnsan böyle bi kızı olsun kafayı yer. Kız bldiğiniz deli ama çok mu çok şeker de.


      Size tek tavsiyem Rita  Hunter`ın elinize geçen her kitabını mutlaka okuyun. Doktor reçeteye baştan sona iki kere yazıyor haberiniz olsun.

Şarkıysa deli hayran olduğum ZAZ`dan...





Benzer Yazılar

8 yorum:

Meltem Sarsılmaz dedi ki...

Soğuk, kibirli, kendini beğenmiş, seksi, zeki, duygusuz, öküz ama aynı zamanda cool olan erkeklerden bir tek sen hoşlanmıyorsun ve konuda yalnız değilsin emin ol. Evet sadist diyebilirler deli misin diyebilirler (ki diyorlar.) ama bu saydıkların tam benim istediğim tiplerden. Neyse. Sen bu kadar övmüşken hiç Rita Hunter kitabı okumamanın utancını yaşıyorum ve hemen listeme ekliyorum. Yorumun içinde tişikkerler kitabı da çook merak ettim -.-

Zamska dedi ki...

Yalnız olmadığıma sevindim çünkü zavallı Brendan`ımı çook eleştirmişler çok. Bence hemen Rita Hunter kitabı edinip okumalısın. Yazarı çok seviyorum ve umarım beğenirsin... okuduktan sonra beğenip beğenmediğinide söylersen çok mutlu olurum =)

charmed dedi ki...

bende aynı şekildeyim soğuk duygusuz kibirli burnundan kıl aldırmayan ama yanındanda ayrılmayan adamlara bayılıyorum.. conner benim için bir başka onu ayrı tutuyorum ama ben brendanıda çok sevdim hatta yağmurla gelende colinide ay ben hepsini seviyorum rita erkeklerini. şimdi sıra stephan da bende onu bekliyorum bakalım.. bu kadar tatlı bir adamın aşkı nasıl olacak..

Zamska dedi ki...

Rita yazıyorsa düşünmem okurum =) Her karakteri her kitabı bi muhteşem. Rita erkeklerine aşık olma durumu diye Rita-reseptör hastalığı var bence. Direk beyni etkiliyor. Sonra Colin, Connar, Brendan diye sayıklamalara ve çeşitli sanrılara sebep oluyor. Keşke daha çok yazsa ama işini büyük titizlikle yaptığı için bizde bolca beklemek zorunda kalıyoruz.

ayşe e. dedi ki...

ayyy bunu da okumadım ama aldım :)
rita hunter yeni keşfettim ben :)

Zamska dedi ki...

Rita candır can. Bayılıyorum, çok seviyorum, okumalara doyamıyorum.

Unknown dedi ki...

Rita da sen sevdi :) Teşekkür eder ayrıca :)

Zamska dedi ki...

Unknown,
Merhaba Rita sevilmeyecek gibi değil ki =) Hep yazsa keşke. Yılda bir kitap bana yetmiyor açıkçası =)

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.