AŞKTA SENİ SEÇTİM

/
1 Yorumlar
          Kitap uzun zamandır elimde, ama  seriye sekizinci kitaptan başlayan yayınevine inat beklettim beklettim ama sonunda dayanamadım okudum. James Mallory`in hikayesi ise en çok merak ettiğim hikayeydi. Kaçak Yolcu`yu okumadan çok önce okuduğumdan bu kitabı sayesinde James`in hikayesini az çok öğrenmiştim. James Mallroy`in evliliğinden sonra seri birden Mallory-Anderson serisine döndü. Andersonlar beş erkek bir kız kardeşler ve tahmin edildiği gibi James kızı kaptı.


           Bu kitapta James`ın kayın biraderi Drew`in hikayesini okuyoruz. Gabriella Brook annesi öldükten sonra açık denizlerde ticaret yapan babasını bulmak için denizlere açılmasıyla hikayeye start veriyor. Babansı bulması baya macerayla gerçekleşiyor ve sonunda ne gördün tüccar baba olmuş korsan baba. Adam meğer yıllardır karısını ve kızını toplumun baskısından korumak adına yaptığı işi saklıyormuş. Bi kaç yılı babasıyla geçirdikten sonra adamın kafasına dank ediyor kızının evlenmesi gerektiğini ve kızını paket yapıp ona borcu olan korsan arkadaşı James Mallory`e postalıyor. James ve eşi burada sahneye giriyor. James`in eşi onu ziyarete gelen kardeşi Drew`le seyahate çıkacakken kapılarına gelen kızla ilgilenmek zorunda kalıyor ama James gidemedi diye üzülen karısına kıyamayıp hiç anlaşamadığı kayın biraderini kalmaya ikna ediyorlar. Drew partilerde bayanlara James yerine eşlik etmek zorunda kalıyor, çünkü korsanımız böyle ortamlara gelemiyor. Gab`le Drew birbirinden kaçmaya çalışıyo ama yok. Sonunda Drew kızın evlilik listesinde birinci aday oluyor ama adam oralı değil. Şayet kızı sadece sevgili olarak istiyor ve o bi korsan olduğuna göre masum bi kızda değil hani. Kızın başkasıyla evlenmesine de dayanamayıp kızın korsan babasını ortaya atınca kızın tüm evlilik şansını da öldürüyor. 



  
        Gabyy işte tam olarak Drew`in evlilik ihtimalini baltalayıp, ortadan kaybolmaya kalktığı  ve Gabyy`nin babasının korsanlar tarafından rehin alındığı dönemde çığrından çıktı, karakteri tüm o hanımefendilik modundan sıyrıldı. Bi taşla iki taş vuracağım diye Drew`in gemisini bi korsan olarak onunla birlikte kaçırdı ve babasını kurtarmak için yola koyuldu. Bence hikayenin en eğlenceli kısmı da burası. Tam dedim hikaye monotonlaşıp sıradanlaşacak yazar ters köşe yapıp hikayeyi başka yerlere sürükledi. Drew`den de intikamı almayı bununla sınırlı tutmak istemeyip onu batan çıkarıp sonunda avucunu yalatacakken bi baktı kendi baştan çıkıyor. Hikayenin geri kalanını okumak zorunda kalacaksınız zaten bildiğiniz özetledim.


         Kendimi tutamayıp yine fazlaca anlattım ama yapacak bişey yok. Kitabı çok sevdim karakterler gerçekten güzeldi. Ama anladım ki aileye yeni gelen damatlarla birlikte, gelinlerinde erkek kardeşleri sonsuza kadar Mallory erkeklerini sinirlerini bozacak, atışıp duracaklar. Mutlaka birbirlerini bi boğazlama öldürme seviyesine geliyorlar, ama her durumda tatlıya bağlandığı için bize gülmek atışmalarına sırıtmak düşüyor.


        Yayınevinin yine çevirisi mokoko.  Bi kitap nasıl katledilir üzerine tez yazılır. Anlamıyorum acaba yazarla bi sorunları falan mı var. Hayır yani yayıevinden diğer çıkan kitapların çeviriler o kadar güzelken Johanna`dan istedikleri ne. Aldıkları her tercümanların acemilik dönemlerini Jahnna`nın kitapları üzerinde mi attırıyorlar. Kitap yayınevine olan bütün sinirime rağmen çok güzeldi ve okunmaya değerdi. Malloryler kadar Andersonlarıda sevecek zaten Malloryleride sık sık göreceksiniz. Ders çalışmak yerine kitap okuyorum bahanesine sarılmak için birebir bi kitap.



Benzer Yazılar

1 yorum:

Asena G. dedi ki...

Ben senin diline ve samimi yazışına bayılıyorum gerçekten. :) Eline sağlık! Hatta sırf Judith aşkım hatta manyaklığımdan, sıkıldıkça senin Judith yazını okuyup eğleniyorum. :) Ben de bloguma beklerim, yeni sayılsam da..

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.