SEVECEK BİRİ

/
2 Yorumlar

     Bir kitabı almak için belli başlı sebeplerim vardır. İlk olarak kitabı zaten uzun zamandır bekliyorumdur. İkinci sebebim konusunu beğenmişimdir. Üçüncü sebep her yerde karşıma çıkıyordur. Dördüncü sebebim kapağına vurulmuşumdur. Beşinci sebebimse önereni çoktur. 


         Sevecek Biri içinse kapak ve young edault türünde olması almam için sebeplerimdi. Ama daha ilk bölümde şok yaşadım. Kitabın kapağının renk tonlarına bayılan ben, karakterlerin fiziksel özelikleri kapağa uygun beynime kodladım.  Ancak anlaşılan kapağı tasarlayan arkadaşın karakterler hakkında gram bilgisi yok. Çünkü hatunun saçlar siyah. O kapaktaki karamel saç rengini başka kitap için hazırlamışlarda yanlışlık olmuş gibi. Kitabın bi yerinde kız kuaföre gidince dedim artık bu saç rengine kavuşacak heralde. Ama sonra ne oldu saç rengi beğenilmedi hop eski haline döndü. Çocuk kızı anlattığında ne zaman siyah saçları dese “Kim be bu kız ? Bizimkine boynuz mu takıyor bu?” dedim durdum.




         Sinir olma evresini az çok atlattıktan sonra kitabın konusundan bahsetmek istiyorum. Kendall Jordan sürekli sıcak olduğu için hayallerimin şehri olan California`dan kalkıp eğitimi için Garrison üniversitesine geliyor. Gelirken de hava durumuna bakmayı akıl edemediği için kitap boyunca beyaz atlı prensi onu kurtarana kadar kot ceketle gezinip duruyor. Annesi bu üniversiteye gitmiş ve Amerikalılardaki aile geleneği üniversite işine o da dahil olmuş. Koca şehirde gelmeden internetten tanıştığı annesinin arkadaşının oğlu Pennington dışında da kimse yok. Yani dıdığının dıdısı durumu.  Kalıcağı yeri Pennington `un ayarlaması gerekirken partiler alemler derken atlıyor. 


        Pennington `a ulaşmaya çalışan Kendall ise kendini bir partide buluyor ve beyaz atlı prensin Cruise Elton ile karşılaşır. Pennington `un salaklığı yüzünden sokaklarda kalınca Cruise ona evini açar. Cruise Elton açık ara her kızın rüyası, muhteşem erkeğin vücut bulmuş hali. Şöyle ki kadınların muhteşem erkek listesini sıralamasını dinlersiniz ama aslında o istediği değildir. Dürüst, çapkınlıkla işi olmayanı istediğini söyler  ama öylesine aşık olur. Kendall ondan görür görmez etkilenir. Kendini onun için kalıcı kılmak adına da Cruise`dan kendisini onun erkek versiyonu yapmasını ister. Tabi o versiyona giden yolda Cruise`ün ellerinden geçer.


         Kitabın konusu bunun üzerine oturtulmuşken karakterleri bugünlere getiren geçmişleri tabi ki karşımıza çıkıyor. Cruise tarif ettiğimiz ama istemediğimiz mükemmel erkekken, nişanlısı tarafından boynuzlanıp terk ediliyor. Ne var ki kadın ırkından kendini esirgemekten vaz geçiyor işte o an çikolatalı pastaya dönüşüveriyor. Tabi bu eski nişanlısı da gri dönmek için Kendall`ın resmen gelmesini bekliyormuş.


         Kendall`ın annesi ise Yedi Kocalı Hürmüz’ün Amerika’daki  temsilcisi. Aşk için evlilikler yapıp bir türlü mutluluğu bulamıyor. Anne ve babasından ve hatta üvey babasından aldığı derslerse Kendall`a kalbini kimseye açmazsa üzülmeyeceği dersini veriyor. Cruise desen hem nişanlısı hem kendi anne babasından dolayı yaralı. İkisi de aşık olmamaya kesin kararlı ancak birbirlerinden kimseden etkilenmedikleri kadar etkilendiklerinin de oldukça farkındalar. 


         İki aşık olmak istemeyen insan olsalar da daha kitabın başında kafalarına dank ediyor ve ilk kim söyleyecek yarışına giriyorlar resmen. Birbirlerini kışkırtmak adına öyle çok gıcık ettiler ki beni okurken fıtık oldum. Ne zaman biri itiraf etmeye yaklaşsa araya başka olaylar girdi. 


        Ahh benim bi tanecik Cruise`m… Kendall`ı bu kadar sevmek zorunda mısın? Hayır yani seni hak ettiğini düşünsem sesim çıkmayacak ama hak etmiyor da. Sen onun için fedakârlıklar yap sahiplen bi iç konuşman dışa yansımadı diye bu kadar çek. Gerçi kıza iyi oyunlar oynayıp sende eziyet etmedin dersem yalan olur ama bunlar daha çok tatlı muzurluklar.. Kendall ise ne bilim sevmedim onu. Bi kere fazla saf salak çıktı hayal kırıklığına uğrattı beni. Zaten o kadar ortak arkadaşın olsun nasıl aralarında mevzuları geçmez bu kadar habersiz olurlar onu da anlamış değilim. Yazar burada ağır saçmalamış. 


         Kitapta en çok sevdiğim şey ise yazarın ikisinin bakış açısından ayrı ayrı bölümler yazması. Sırasıyla olayları bi o bi o anlatıyor. Biri olayı bitiriyor, diğeri onun kaldığı yerden devam ediyor. Diğer sevdiğim şey ise beni güldürecek ilginç, zeka ürünü benzetmeleri. İlk defa bir kitapta bu kadar çok benzetme gördüm ve sevdim. 


         Dayanamayıp söyleyeceğim bir diğer şey de çok birbirleriyle alakadar bi çiftti. Bu şöyleki yazar yazarken yazdığı her olayı yatağa, aralarındaki cinsel çekime bağlamış gibime geldi. Başta iyi gelse de sonra hem itiraf edememe durumu hem bu eee hadi ama dedirtiyor. Zaten itiraf yaşanana kadar böbrek taşım olsa düşerdi.


         Kitabı sevdim mi? Evet. Tavsiye eder miyim? Evet. Ama uyarmadan da geçmem. Sevmediğim yerler oldu ama çeşitli sebeplerden çok aralıklı aralıklı okumamdan kaynaklanmış olabilir. Sanki tek bi oturuşta yesem böyle yavaş yavaş sindirmek zorunda kalmasam daha çok sevecekmişim gözüme tüm bunlar batmayacakmış gibi geldi. O yüzden tavsiyem okuyun ama çok bölmeden tek parça halinde yutun. Herkese koca koca okumalı günler.

Someone to Love Serisi 
1) Someone to Love
2) Someone Like You
3) Someone For Me

Bu şarkıyı çok severim ve nedendir bilinmez  bu ara fena halde dilime dolandı 





Benzer Yazılar

2 yorum:

Bir Delinin Pembe Defteri dedi ki...

zamska, daha sık yazılar bekliyoruz senden şayet okuması çok zevkli öte yandan nacizane fikrim, kendinden günlük yaşantından alıntıların da olduğu yazılar yazman...

sevgiyle kal...

Zamska dedi ki...

Cok tesekkur ederim cnm, ne yazikki cok yoğun okuyorum bu ara o yuzden istediğim kadar ilgilenemiyorum :( senden bunları duymak cok mutlu oldum. Yazilarin basinda az cok bahsediyorum ama okuyan sıkılıuor diye düşündüğümden azalttım:) hem kitap yada film yaziyorjm onlara haksızlık oluyo gibi ama ....

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.