BETTIE PAGE SUNAR - KÜTÜPHANECİ

/
0 Yorumlar

         Bir BDSM türü kitabın yorumuna daha geldik.  Elli ton ile başlayan patlama malumunuz. E okuyucuda bu durumdan nasibini alıyor. Tarihi aşk romanları favorim. Ama Elli Ton`la bende bu türü o kadar çok okumaya başladım ki artık fazla yada fazla üst üste geldi. O yüzden yorumu okurken iyi başlayıp kötü bitirirsem anlayın ki kitaba haksızlığa başladım. Bu bendeki  tükenmişlik hissi. Bu yüzden biraz ara vereceğim bu türe. Yani bu uzun süre görebileceğiniz son BDSM türünde kitap yorumum.


        Hikayenin kahramanı Regina Finch çocukluktan beri hayali olan New York Halk Kütüphanesinde çalışmaya başlar. Kendini buna adamış, eğitimi almış ve annesinin iplerinden kurtulup özgürlükler şehrine adım atmıştır. Bu kız yıllardır annesinin baskısı altında kendinin de farkına bir türlü varamamıştır. İşte burda ilk klasiğimizle karşılaşıyoruz. Kızımız bu baskılar altında, hedefine de bi o kadar odaklıyken erkek ırkından  tamamen uzak durmuş. Kendi güzelliğinden de kesinlikle bi haberdir. Masum,  bakire, güzel, utangaç hatun dörtlüsü…




            Gelelim Regina`yı dünyayla tanıştıracak adam Sebastian`a. Adam dominant, zengin, yakışıklı ve üzgünüm bayanlar adam olağanüstü ve benim. Sebastian`ın on parmağında on marifet. Hem fotografçı, hem de kütüphanede söz hakkında sahip. Hem de lider olarak. Hikayeye gelirsek adam ve kadınında nerde karılaştığı malum kütüphane. Yani kısmen kütüphane. İlk defa şaşkın kızın sakarlığıyla karşılaşıyorlar ama asıl bomba herkesin girme izni olmadığı bi yerde Sebastian`ı iş üstünde basıyor. Ve bu kızı unutulmazlar kısmını bi anda atıyor. Bu sahne bana direk Günaha Davet`i hatırlattı. Orda da tıpkısının aynısı vardı.


           Yolları o yada bu şekilde kesişen çiftimiz sonunda kendini yatakta buluyor. Tabi bu işte Sebastian`ın kurallarına göre oluyor. Ama hatunun sorgulama kısmı bile yok nerdeyse. Bu bakirelerde akılda yok bence. Güm diye atıyorlar kendilerini ortaya. Grey`in Ana`sı en bariz popüler örnek olsa gerek. Neyse işte. Sonrası tahmin edebileceğiniz gibi. Çift olalım, durumlar gerilsin, azıcık ayrıl, savaş, barış, mutlu son. 


        Gelelim naçizane yorumlarıma.  Şimdi karakterler gerçekçiydi. Harbiden yazar gerçekçi karakterler çizmiş. Yani ayrıldık sürünelim, çiçek böceğe boğulalım, derin yara izleri falan yoktu. İşler daha gerçekçiydi. Yani seks olayı. Bi anda deli gibi bağımlılık yoktu. Bide bu BDSM olayının öyle ah hadi deneyelim değil de daha profesyonel bi hale sokmuş. Demek istediğim bu işin her eline kırbacı alanla olmayacağını okuyucuya gösteriyor. Açıkçası bende kitabı okuyunca daha bi farkına vardım.  Ne demek istediğimi okuyunca anlayacaksınız. 


       Cinselliği çok fazla gözümüze de sokmamışlar bence. Çünkü ne seriler okudum kadın iki sayfada bir karakterler yatakta buluyor kendini. Diğer yazarların üç beş kitapta yazdıklarını bi kitapta nasıl yazılabileceğine dair yazar resmen ders vermiş. Anlayacağınız yazar diğer yazarlardan farklı olarak kitabı güzelce konserve yapmış ve bizi kalabalıktan kurtarmış. Ama kitapta hoşuma gitmeyense bence duygu yoktu be. Çok soğuk geldi. Olan duygu böyle fazla derin değildi. Alışmış bünye bi kere peri masallarına bu yavan geldi. Ve bu tür kitaplarda artık adımlar o kadar belli ki sıradan geldi işte. Ama garip bi şekilde bu kez erkek karaktere aşık olmadım. Halbuki okumadan önce Sebastian`a karşı beklentim çoktu. Galiba cidden uzun bi ara verem şart bu tür kitaplara. Kendimi çok şaşırtıyorum.



        Bettie Page`in maddesi var bide. Yalan yok bu kadınla kitap sayesinde tanıştım. Zamanının ikon fotomodellerinden biri. Detayı falan var ama wiki ye bakmanızı tavsiye edeceğim. Regina bu hatuna benziyormuş ve Seb`de kadına bayılıyor. Ee fotografçı nede olsa. İşin detayını okurken öğrenirsiniz. Bence okuyun. Dili falan iyiydi ve erotik roman kusmama rağmen kötüleyici bi yorumda yapmadım bence. Cidden ben çok bıktım bu türden uzun ara şart. Ama bıkmama rağmen kitabı sevmişim ben. Bana kalırsa okuyun. Piyasadaki bi çok örneğinden iyi.. Keyifli okumalar.

Kitabı okurken fena halde bu şarkıyı dinliyordum. Bu arada bu yazı arşivden çıktı. Yazıyı yazalı rahat bi kaç oldu itiraf ediyorum....




Benzer Yazılar

Hiç yorum yok:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.