TEKLİF

/
0 Yorumlar

      Kusursuz insan yoktur. Kusursuz karakter vardır. Ancak yazar b değişiklik yapıp her şeyden sıyrılmış ve kendine kusurlu karakterler yaratmış. Kitabı indirimden almıştım. Yaklaşık bir yıl oldu herhalde, konusunu, kapağını görüp okumak istemiştim. Kitap alışverişimde kendilerini dahil edince ilk ondan başlamamak olmazdı. Başladım da ne oldu? Kitap hakkında yine kafam karışık.


       İlk konuya göz atacak olursak; Edwina isimli kadın kahramanımızın yolu fare avcısı Mick Tremore ile yolları bir terzide kesişiyor. Bayan terzisinde adamın ne işi var oldum ilk ama baktım ki adam işini yapıyor ve fare yakalamak için uğraşıyor. Mick farenin peşine düşmüşken gözüne bir çift bacak takılıyor ve çiftimizin mutluluğunu bu bacaklara borçluyuz bence. Gördüğü bacaklar tabi ki Edwina`ya aitti. Neyse bizimki fareyi yakalıyor ama bacağın sahibini de gözden kaybettiğini fark ediyor ve iş işten geçmiş oluyor. Terzinin yardımcısıysa adamı yalnız yakalayınca fırsattan istifade tabiri caizse adama kızışmış boğa gibi saldırıyor. Edep medep kızda hak getire. Adam jartiyeri başka kadına yolluyor ama kızın aklını son elbiseyle dikip yolladı herhalde. Kız adamı soyup bide üzerine babasına yakalanınca  Mick yakası paçası açık –paçası olmasa da fermuarı açık – koşturmaya başlıyorlar.





        Koşturma sırasında ikiz kardeş olan iki beyefendi durumdan kendilerine eğlence çıkarıyorlar ve bi iddiaya  giriyorlar. İddianın konusuysa; koşturmacanın başladı andan itibaren kağıdını kalemini alıp, inceleme konusu olarak adamı seçen ünlü dilbilimci Edwina`nın altı haftada Mick`i bir beyefendi yapıp Edwina`nın kuzeni dükün partisine getirmek. Edwina kuzeninden bildiğin nefret ediyor ve bir fare avcısını beyefendi diye aralarına sokmaktan büyük bir keyif alacağını düşünüp kabul ediyor. İşin ucunda parada olunca Mick`te kendini naza çekmeden kabul ediyor. Sonrasındaysa eğitim faslı. En son ise sürpriz sonla “hobaaa nasıl yani?” dedirtiyor. 


       Ateşle barutu aynı eve koyuyorlar ama alev alması uzun sürüyor. Kız bi kere o kadar okuyor ediyor ama bu işlerden tamamen habersiz. Adamı arzuluyor falan ama çokça da korkuyor. Korkacak ne varsa sanki. Adamsa kızdan hoşlanıyor ve o terzideki bacakların sahibinin onun olduğunu fark edince de kızın peşine düşüyor. Ama kızı yola getirene kadar çok da çekiyor.


      Kitaba otobüste başlamıştım ve bi türlü kitaba giremedim. Dilini bi garipsedim. Ama sonra ne oldu ne zaman oldu bilmiyorum kitap aldı başını gitti. Bi bakmışım kitap bitmiş. Başta “Ben bunu okuyamam. Sıkıldım ama.” diyen ben adalara piknik yapmaya giderken çantasına atıyor meraktan. Kitapta adam fare avcısı olunca beni bi kibir aldı görmeyin gitsin. Sanki bende asilzadeyim de dük torunu olan kıza adamı yakıştıramadım. Resmen adamı küçük gördüm öyle konuşuyor diye. Hayır bu hiç benlik olan bişey değil normalde ama iş kitaba gelince sanırsın dedem İngiltere Kralı. Ama bence beni sinir eden adamın bıyığı. Ben bıyık denen olgudan oldum olası nefret ederim. Adamın konuşması bozuk falan ama adam kitapta bildiğin bizim gibi konuşuyor. Yani genç nesil, günümüz dili. Orijinal de nasıldı bilmem ama Türkçeye çevirme işini gayet iyi kıvırmışlar.


      Kitapta beni rahatsız eden şeylerden biride kız. Hayır yanlış oldu. Benim başlamadan önce kadın karakterden umduklarım.  Ben güçlü, özgüvenli bu işlerden anlayan biri beklerken Ana`sının bakire olduğunu öğrenen Christian Grey gibi kalakaldım. Sonunda Mick de benim biricik Christian`ım gibi ipleri eline alıyor ve hatunu baştan çıkarıyor. Ama öyle aman aman bi şey beklemeyin sakın. Çoğu örneğine göre çok çok edepli. O yüzden herkes rahat rahat okuyabilir. Yalnız yazar gerçekten çok farklı fikirlerle karşıma çıktı. Çok basit görünen usta kalemiyle zeki kurgulamasıyla kendine bağlayan olaylar.


       Yazarın ilk defa bi kitabını okudum. En sevdiğim tekrar okuyacağım diyebilceğimi söyleyemem ama kitabı sevdim diye düşünüyorum. Zaman geçirmek için birebir. 1000 bölümle insanın canını sıkan Yaprak Döküm`ü vari dizi izlemekten iyidir.
not: Yaprak Dökümü sevenler kusura bakmasınlar ama o dizi beni çok korkutuyordu ikinci bölümden sonra kabuslarıma girdi. Beni televizyondan soğuttu.

Şarkım bu kez Türkçe ve sevdiğim kadın Ajda Baksana Talihe..




Benzer Yazılar

Hiç yorum yok:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.