İYİ Kİ DOĞDUM VE YAĞMURLA GELEN

/
2 Yorumlar

      Eğer yukarda ki doğum günü dileklerini duyuyorsa beni iki yüzyıl öncesine göndersin. Üzerine bide Bradley  Cooper o zamanda bekar bi dük olsun. E bi zahmette bana aşık olsun. Bugün benim doğum günüm. Çok mutluyum demek isterdim ama yok öyle bişey. İnsan yaşlanırken nasıl mutlu olur anlamıyorum zaten. Yaşlanıyorum triplerine girdim arkadaşım aradı “kızım ya artık çıtır kategorisine girdin”  diyo. Teselli mi ediyor kafa mı buluyor anlamadım. Çok yaşlanmadım tamam ama 20 bu. O onlu yaşların sorumsuzluğu sanki yirmide olmazmış gibi geliyor. Onludayken ben hala çocuğum diye biliyorken bi batkımda eşek kadar olmuşum. Lanet gitsin yaa zaten ufak tefek minyon bişey de değilim ki.  




           Tamam iki yüzyıl önceye gitmem pek imkan dışı. Zaten elektrik ve doğalgaz vazgeçilmezlerim. Ama en azından lütfen lütfen sesimi duyda Rita Hunter evlatlık kız kardeş olarak beni alsın. Yazarın ilk Kalbimi Çaldın kitabını okudum. Sonra Tatlı Tuzak`la öğreniyorum ki yazar türk. Hayır Yağmurla Gelen kitabı e-book olarak elimde vardı ama diyordum bu kadın o kadın değildir. Çünkü daha önce hiçbir türk yazarın historical yazdığını ne görmüş ne duymuştum. Ama kadın bence yazarın dibi. Hatta tanrının çılgın projesi. Kendisi bilmiyor ama ben onu deli gibi seviyorum ve kitaplarına bayılıyorum. Allah`ım nasıl gurur duyuyorum bi de bilseniz. Ya bari tanışabileyim. Doğum günü çocuğuna bi kıyak yapsan. Her neyse her kitabını yaladım yuttum ama Yağmurla Gelen uzun zamandır elimde olmasına rağmen açıp okumamışken açtım okudum. Çok pişman oldum. Bazen öyle salak oluyorum ki. Güzel olacağını bile bile okumaya korkma diyorum ben bu duruma.


     Kitapta ki hatun da benim gibi iki yüzyıl öncesine gitmek istiyor. Anacak onun sebepleri benden oldukça farklı. Sıcaktan bunaldı ve annesinden miras kalan historical kitabın etkisinde. Ben yıllardır den,yorum ama yok bende bu dilek bi türlü tutmak bilmedi. Neyse Desire Londra`da yaşıyor. Annesinin ölümünün ardından kız baya bildiğiniz perişan olmuş ama hala ayakta. Gündüzleri garson geceleri hırsız. Ben okuyunca bi oluyoruz demiştim. Sonuçta hırsız olan baş karakter çok sık çıkmıyor insanın karşısına. Arkadaşıyla son bi soygun yapıcak -ki adam kızı tehditle işe zorluyor- sonrasında mesleğe veda edicek. Ama çaldıkları garip taşın –kıpkırmızı ve fene halde ışık yayıyor- peşine mafya ajan karışımı tipte adamlar düşüyor. Adamlar arkadaşını hakkın rahmetine kavuştururken kızında taşı eline almasına ve iki yüzyıl öncesine gitmesine sebep oluyor.


      Kızında dileği her açıdan gerçekleşiyor ve kendini istediği dükün kollarında buluyor. Lord Colin kollarını açıp beklemiyor tabiî ki. Hatta kızı baygın bulduğu yerden itibaren kıza kötü davranıyor. Zaten bu erkek karakterleri anlamıyorum. Hatunu arzuluyorlarsa uzak durmak adına yapmadıklarını bırakmıyorlar. Kızı evine alıyor ama burnundan da getiriyor. Sürekli bi kovuldun ayaklarında. Dükün kız kardeşi Eloise ise Desire`yi seviyor ve abisinin karşısında duruyor. Yeminle bu kitapta erkek karakter köşede oturdu onun yerine kardeşi savaştı, Desire`i browni ile servis etti.


      Yadırgarım nasıl olur uyar mı gider mi sorularımın hepsi boşaymış. Tamam başta bi kaç sayfa garipsedim ama sonrasında kaptırdım kendimi. Yazar öyle bi kurgulamış ki zaten artık burada bitirir dediğim yerde hop ters köşeye yatırdı. Desire zaten ayrı bi olay. Ben böyle ele avuca sığmaz bi karakter görmedim. Kız içinden geldiği gibi davranıyor. Kızda yapmacık tek hareket yok. Colin ise öküz. Erkek ırkının en öküzlerinden. Adamda duygu namına bişey yok daha doğrusu yazar bence burada pek hissettirememiş. Kitapta en duygu ve iç ses Desire ve Eloise arasında geçiyordu. Çok iyi arkadaş oldular ki birbirlerine olan bağlılık Colin`dekinden fazla.


      Eloise ve Alex penceresi var bide. Alex`de dalyan gibi bi marki. Eloise küçüklüğünden beri içten içe seviyor Alex`i. Adamda bi şeyler hissediyor ama arda öküzümüz olduğu için arkadaştır diyor iş olmuyor. Ama Desire bu duruma da el atıyor. Kız bakire evet ama günümüzde o işin nasıl yapıldığını bilmemek gibi bi durum söz konusu olduğu için öyle saftirk saftirik gezmiyor. E o zamanda da kızlara leylek hikayesi yirmide bile yutturulduğu için Eloise`de kuzu kuzu buna inanmaya devam ediyor. Desire`de Alex`i baştan çıkarıp nasıl yola getireceğini ve o işin nasıl yapılacağını anlatıyor. Ve plan kesinlikle işe yarıyor. Ben bu Alex`i Colinden az buçuk daha çok sevdim. Allahtan yazar az çok onlara da değinmiş.


      Kitapta günümüz geçmiş çatışması kültür farklılıkları gözüme batar diyoken gülerek okudum. Zaten kız deli bakalım bu sefer ne yapacak diye dört gözle okudum. Allah`tan kız mayonez yapmasını biliyor. Yoksa hamburger cidden güzel olmazdı. Colin hiç bişey yapmadan Starbucks sırası bekler gibi beklerken kız onun için savaştı. Colin`se afiyetle onun için yeni lezzet olan brownisini mideye indirdi.  Zaten kızın geçmişi karışık, başında bin türlü dert. Bide üzerine Colin beyin dengesizlikleriyle uğraştı. Zaten kız bu kadar cüretkar olmasa adamı kalkıp benim dürtüklemem gerekecekti. Colin benden tek taktirini evlilik mevzusunda aldı. Tabi onu da nasıl  dolaşmış yün yumağına çevirdiği göz ardı edilirse.


      Kitabı bana doğum günü hediyesi olark okursanız çok sevinirim. Yazar en sevdiklerim arasında ve kitaba bayıldım. Okurken çok eğlendim ve sesli güldüm. Zekice kurguladığı olaylar ve şaşırtıcı detayları vardı. Bu arada yazarı tanıyan bilen varsa bana mutlaka ulaşsın.

Ve kitapta yazarın da bahsettiği çok sevdiğim şarkılardan biri olan R.E.M. Losing My Religion şarkımmm...






Benzer Yazılar

2 yorum:

Sevilay Gzm dedi ki...

Çok tatlısın, bloguna ve yorumlarına bayıldım.:))

Zamska dedi ki...

Çok teşekkürler =) demedi demeyin şımarırım =)

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.