GABRİEL ARAFTA

/
6 Yorumlar
      Bu kitabın yazarı farklı biri. Gabriel Arafta ve Cehennemi iki farklı yazar yazmış, aynı ismi kullanmış olmalılar. Yazar ne yapmış ya bu karakterlere ben anlamadım. İlk kitapla ikinci arasında uçurumlar var bence. Aslında ilk kitapta bile ilk yarı ile sonraki yarı arasında bariz karakter değişiklikleri var. Kitabın her ikisini de zaten meraktan okudum. Cehennemi okudum da yazmaya gelince erteleyip durdum valla yazacak tek satır bulamadım sonrada kaynadı gitti.


        Gabriel Arafta`yı merakla aldım ki ilk kitabı sevdim mi sevemedim mi pek bilmiyordum. Beni rahatsız eden şeyler vardı ya neyse. Kitap kaldığı yataktan devam ediyor olaylarına. Kitap Elli Ton`la karşılaştırılıyor ama ben bu mantıksızlığı nasıl yapıyorlar anlamıyorum. Hayır benim Grey`imle Gabriel`in uzaktan yakından alakası yok ki. Belki ilk kitabın ilk 250 sayfasında varsa da yazar onu öldürdü. Adam tam bi aşk çocuğu. Lan bi insan bu kadar sevebilir mi? Kıskandım mı nefret mi ettim onu bile anlayamadım. 



      Erkek dediğin öküz olur. Bu bi gerçek. Öküz değilse zaten kadın ırkının dikkatini çekme olasılığı yok. Ama gel gör ki Gabriel aşık olunca öküzlüğe dair tek bi şey kalmıyor. Sürekli şefkat sevgi. Sevgide boğuldum be. Bu ne Allah aşkına. Seksen yıllık evliler gibilerdi. Nerdeyse hiç kavga etmiyorlar. Kavga yoksa o ilişkide problem vardır mantığı nereye gitti. Her neyse bizimkiler İtalya`da sonunda o işi yapıyorlar ve mutlu mesutlar. Yazar atlaya zıplaya olayları parça parça anlatmış. Bu ara çok sık okuduğum uzun uzun günleri anlatan, üç gün için koca kitap yazan tiplerden değil. Bu yüzden olsa gerek bi garipsedim.  


     İtalya güzel, gez dolaş, aşk yap(!)… bunlar iyi olmasına iyide okula dönünce o romantik ilişkileri okul tarafından sorgulanmaya başlıyor. Kariyerler güme gidebilir çünkü sert bi yakınlaşmama politikaları var. Bizimkilerde bunu hayli ihlal ediyorlar. İşler bu noktadan sonra kürek kürek acı dolu. Yazar içi sızlamadan başlarına sarmadık bela bırakmadı. Açıkçası kitapta dikkatimi ve merakımı çeken “ah okumaya devam edeyim” dediğim tek yer okulun bunları köşeye sıkıştırdığı yerlerdi.  Nasıl sıyıracaklar paçayı diye çok merak ettiğimden olabilir. 


     Başlarını beladan öyle ya da böyle kurtarıyorlar. Ancak Julia`nın açık olmayan algıları her şeyi berbat ediyor. Adam kız zarar görmesin diye yırtınıyor, yapmadığını bırakmıyor. Julia ise kör sağır. Adam açık adreste veriyorsa kızın kafaya dank etmiyor. Zavallı Gabriel köpek gibi acı çekiyorken kız onun hakkında boyna kötü düşünüyor. Tamam o da acı çekiyor ama o salaklığından çekiyor. Bide adamı affetmesem mi havaları yok mu? 


       Bu kitapta Julia gereksiz tüm tanrılarından da kurtulmuş neyse ki. İlk kitapta neydi öyle otun bokun tanrısı vardı. Ama tanrılarla birlikte özgüvenini de kaybetmiş. İlk kitapta aha bi dişli olan hatun u kitapta tam bir sümsük. Sürekli acabaları, soru işaretleri, kaçmaları var. Gabriel gerçekten romantik herifin teki. Bu adamın günahla falan ne işi var anlamadım. Yazar altın kozada falan mı yaşadı da adamı günahkar ilan etti. Tamam kokain falan kötüde Amerika`da okuyan öğrencilerin yüzde yetmişi bulaşıyor. Adamın düzenli seks hayatı var diye de yapmadığını bırakmadı. Fazlamı abarttı ne bu günahkar olayını. Gabriel karakterini Dante okuya okuya delirtmiş bence. 


     Bi erkek nasıl bu kadar romantik olur zaten benim mantığım almıyor.  Şiirler okumalar, yere kalem düşse bişey olur ben yaparım şefkati. Biraz fazla değil mi insan ilgiden bi sıkılır. Tamam çok güzel Dante oku Shakespeare serp araya ama bu ne. Derstemisin her dakika şiir. Bu ne romantiklik. Her şeyi geçtim bu “aşk yapmak” deyimi de nerden çıktı. 18. yy`da bile seks kelimesi rahatça kullanılıyordu. Hayır sekste deme ama aşk yapmak da deme. Nasıl bi çeviri mantığı anlamadım gitti. Çizgi film mi ki bu üç yaşındaki çocuğa leylek hikayesini anlatacaksın.


        Kitaba bi çok kişinin bakış açısıyla anlatıldığı için azıcık zor alıştım. Alışmışım tek bakışla tek ağızdan okumaya dedim ama yok. Bence yazar bu işi kıvıramamış. Judith Mcnaught`ta bakış açısı değiştiriyor ama daha ustaca yapıyor sankim.  Kitabı okumasına okuyun da ilk kitabı okuduysanız işin fazla esprisi kalmıyor haberiniz olsun. Üçü çıkacakmış ben okuyacağım o da sırf seri yarım kalmasın diye. Ama yazar para diye çıldırır dördü beşi yaparım derse avucunu yalamak zorunda kalır. Çünkü para verip almaya ve zamanımı harcamaya niyetim yok. 

   Şarkıysa....







Benzer Yazılar

6 yorum:

Satıgül Yüksek dedi ki...

Yorumun için teşekkür ederim : )

Kitapları çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim, özellikle ilk kitabın daha en başlarında Gabriel’in kendisi ile tanışmadan gözyaşları ile tanışma kısmına sinir oldum :): erkeğin ağlaması bir kadını derinden etkiler kabul ama mübarek daha ileriki sayfalarda yapsaydınız bunu iyi olmazmıydı : ) kasabaya geri döndükleri bir zaman diliminde gayet uygun olurdu diye düşünüyorum ..

Gabriel zengin bir adam ama yinede cimri gibi geldi bana : )) çanta ve bazı şeyler alması için kardeşiyle konuştuğu bölümlerde ortaya rakam konmasını sevmedim paranın sözü olsun ama rakam ortalarda dolaşmasın bence hoş olmuyor : )

Sevmediğim yerlerden biride birlikte geçirdikleri ilk gecelerinin anlatıldığı bölümdü, arkadaş uzattıkça uzattı, artık bayılma noktasına gelmiştim, beklide iki karakterden de hoşlanmadığım için sayfalar bitmek bilmedi benim için : )

Şahsen bir Christian Grey hayranı olarak, vanilya'nın bu kadar sayfalar dolusu uzatılması taraftarı değilim üstelikte fifty shades taki gibi eğlendirici unsurlar yoksa : ))

Üçüncü kitap henüz çevrilmedi bizde sanırım hoş yazar üçüncü kitaba neden gerek duymuş onu da anlamadım ikinci kitapta her şey bitirdi zaten, en azından bana öyle geldi ..

Zamska dedi ki...

Teşekkürler =) ben zaten bu kitap neden Elli Ton ile aynı cümle içinde bile kullanılır anlamıyorum.
yazar bencede boşuna zahmet etmeseymiş üçüncü kitap için. Üçüncüyü okurmuyum inan bilmiyorum. Zaten Ağlak adamlardan gerçekten hoşlanmıyorum. Grey`de ağladı tamam ama adam bunu son derece karizmatik yaptı. Bunun gibi boyna salya sümük, sümsük bi adam değildi. Anlaşılan ikimizde artık her erkegi Grey`le karşılaştırıyoruz =)

Satıgül Yüksek dedi ki...

Kesinlikle öyle, her yer direniş , her yer christian gibi bir şey oldu :))

( Bu arada ikinci sırada, şimdilik kesinlikle Gideon var )

Az önce Charlie Hunnam'ın fifty shades filminin kadrosundan ayrıldığı haberini okudum, işlerinin yoğunluğunu bahane etmiş, kimbilir belkide Matt Bomer baskısına dayanamadı :))

Ben Kesinlikle Matt Boer olması taraftarıyım, adam Christina Grey'in fizik bedene dönüşmüş hali :)) tabi gay olması sorun olabilir diye düşünüyorum , Matt'in partneri onay vermeyebilir, zira kitabın içeriği malum :))

(Ayrıca ben olsam onay vermezdim) :)))

bu arada az önce facebook tan sayfanı buldum, paylaşımlarını oradan da takip edeceğim :))

Zamska dedi ki...

Değerli yorumların ve ilgin için teşekkürler =) Gideon`u okurken benimde tahtıma sahipti ama bitip aradan süre geçince yine Gre diye sayıklamaya başladım.
Bende gördüm o haberi ve iyiolmuş bence =) Matt olmayacaksa noname bi isim olsun daha iyi bence. Çünkü kafamda Grey`le Matt bütünleşmiş halde. Gay olması oyunculuğunu çok etkilemez diye düşünüyorum. sonuçta How I Met Your Mother `ın Barney`si gibi bi örnek var. Umarım oynar. Tabi bende partneri olsam istemezdim ama Matt`in gay olması kadın ırkı için bence gerçekten kahredici bi durum =)

Asena G. dedi ki...

Ya ben bu kitabı çok merak ediyordum, konusu da ilgimi çekmişti aslında.. Hoca-asistan tarzı vs.. Ama bu yorum şimdi korkuttu beni. :)

Zamska dedi ki...

Ilk kitabı daha cok sevmistim. Bende kitabin konusu vs diye buyuk umutlarla başlamıştım bu yuzdende hayal kırıklığına ugramis olabilirim. Ama bu erkek karaktere ben dayanamadim hic sevemedim :) ilk kitabi dene istersen ama devami seri yarim kalmasin diye okudum ben

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.