AŞKA YELKEN AÇANLAR

/
6 Yorumlar

         Korsan varsa bende varım. Karayip Korsan`ları filmiyle o tek gözlü, bir kolundaki el yerine kancası ile çocukluğumun korsan unsuru tamamen değişti ve romantik bi hava aldı. Bi kaç korsan karakter içeren kitapta üzerine cila attı. Brenda Joyce`la da Maskeli Balo ile tanıştım. Bir Avuç Deniz ile de korsan karakterini okudum. Gerçi o kitapta korsan harbi kötülük doluydu ya neyse.


        Korsan bi adam ve bi korsan kızı. Cliff De Warenne daha on dört yaşında evini terk edip, kendini denizlere atmış. Bir kontun üçüncü oğluyken alması gereken bi dolu sorumluluğu yoktu nasıl olsa. Sonra yıllarca denizlerde saltanatını İngiliz devletinden torpilli bir korsan olarak sürdürüyor. Bildiğiniz  yasal korsan. Tabi kadınlarda etrafında pervane. Ne de olsa yakışıklı, karizmatik ve güçlü bir erkek. Biri prensesten biri bi cariyeden ikide çocuğu var. Yani evlenmek içinde zerre sebebi yok. Ne de olsa deli gibi sevdiği çocukları, egzotik güzellikte sevgilileri var.




          Amanda Carre ise erkek çocuğumuz. Babası yeteneksizliğinin kurbanı olup yakalanmış bir korsan ve darağacına son bir adımı kalmış bir baba. Amanda henüz küçük yaştayken soylu annesinin kucağından babası tarafından koparılıp alınmış bir çocuk. Eee o kadar erkeğin içinde büyürsen, bide bunlar korsan olursa o kızdan etek elbise giymesini bekleyemezsiniz. İyi kılıç kullanması, bir denizci gibi küfretmesi,  hedefini on ikiden ateş edip vurabilmesi, geminin direklerine bir maymun gibi tırmanması, bi korsan gibi dümeni idare edebilmesi ise marifetleri arasında. Tabi bütün bu marifetleri babasının idamından sonra İngiltere`ye sosyetenin göbeğine sürüklenen Amanda`nın  hiçbir işine yaramaz.


          Amanda babasının hayatını kurtara bilmek için deli gibi çırpınırken yolu Cliff`le kesişir. 17 yaşında toy kızımız boyundan büyük işlere kalkışınca bizim beyaz gemili prensimiz olaylara dahil olur. Amanda`nın babası idam olur, Amanda Cliff`in sorumluluğuna kalır. Bir gemi, altı haftalık bir yolculuk, ateş barut diyeceğim ama saolsun Cliff dedirtmedi. Çünkü kız kovaladı, Cliff kızara kızara kaçtı. O kadar çapkınlık yapan arsız herif bildiğiniz küçücük kıza madara oldu. Kız ne dese kızardı, bozardı, kaçtı. E bu kız korsanlar arasında yetişmişken açık açık herşeyi konuşmazsa olmazdı. Ama sanki Cliff annesinin eteği altında saklanan bi oğlandı.


            Kızardı diye üzerine çok gittim ama aslında kötü pısırık bi adam değil. Sadece kızı korumaya çalışıyor herkesten ve kendinden. Amanda`da ne yapsın ona aşık ve onunla birlikte olduğu sürece sıfatının ne olduğu umurunda değil. Hanımefendi olmak, takılar takmaksa umurunda bile değil. Zaten annesine gideceği için heyecanlı ve kabul edilmeme olasılığına karşı derin korkuları var. Zaten babasını kaybetmiş ve çok üzgün. Gerçi eli sopalı, kendi çocuğuna şiddet uygulayan tiplere zerre sempatim yoksa da babadır sevmiş diyorum.


            Bizimkiler İngiltere`ye geliyor. Amanda`dan bir hanımefendi yaratma peşine düşüyorlar. Herkesin gördüğü ama Cliff`in göremediği ise her De Warenne erkeği gibi bir kez ve son kez aşık olduğunu fark edememesi. Kitap baya olaylı olunca tabi ben de dayanamayıp az çok çıtlatıyorum, kendimi tutamıyorum.


          Kitapta sinir olduğum yerler vardı. Hadi ama itiraf et, bişey yap diye söylenmekten kendimi alamadım. Zaten tüm sorunlar kızı bulmuş bari aşk acısını Cliff çekseydi. Oh valla herşey ona güllük gülistanlıktı. Ailesi de yanında. Ahh Amanda ahhh. Olan sana oldu. Ama yine de yazar güçlü bi kadın karakter portresi çizip sorunların altından kalkmasını sağlamış. Zaten yazar olaya da doyamamış.  Hiç tansiyon düşmedi kitap boyunca. Üzerine bide çevirisi iyiydi. Yazar da akıcı bi üslupla yazınca, Cliff`in mükemmel hayatına rağmen sevdim. Hızlıca okuttu kendini. Tabi bi de seriye ait olduğundan merak unsuru da yüksek oluyor. Brenda sevdiğim yazarlardan ve ben bu kitabını da sevdim. Zaten aile serilerine karşı zaafım var. Herkese koca koca okumalı günler .

Şarkımmmmm....





Benzer Yazılar

6 yorum:

deeptone dedi ki...

sen bi yazarın tüm kitaplarını okumayı seviyosun diy mii :)

Zamska dedi ki...

Deep galiba azıcık saplantılıyım =) yeni yazara başlamadan aşırı düşünüyorum, sevincede tamamını tüketmeden duramıyorum =)

safransarı dedi ki...

Aslında en güzelini yapıyorsun , bi yazarın içini anlamak için hakikaten onun tüm yazılarına bakmak lazım.
Sabahattin Ali ve Oğuz Atay bunlardan bazıları
şarkı iyi bu arada :)

Zamska dedi ki...

Sabahattin ali ve Oğuz Atay cok severim :)
Bende cok severek dinliyorum :)

yaz-(s)aklan-kaç dedi ki...

ama burda hep aşk var :) o zaman ben bir aşk mim'i yapayım, merak ederim bu kadar çok aşk konulu roman okuyanın düşüncelerini, yapar mısın ;)

Zamska dedi ki...

yaz-(s)aklan-kaç,
Yaparım tabi. Ama şimdiden söyliyim o kadar romana rağmen o konuda kafam gel gitli =)

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.