KARANLIKTA DİYALOG

/
13 Yorumlar

Bugün kendim için bişey yaptım. Zamansızlıktan yoğunluktan hem şikayetçiydim hem de memnun. Dersimin erken bittiği tek gün Çarşamba. Bende arkadaşlarımla uzun zamandır gitme istediğimiz yere sonunda gittim. Eve gidip uyumakla gitmek arasındaki savaşı sergi kazandı. Yazmaya üşenirdim ama bundan bahsetmeden geçersem sergiye katılmamın hiçbir anlamı olmadığını düşündüğüm için yazıyorum.


Karanlıkta Diyalog sergisi dünya üzerinde 130 ülkede gerçekleşmiş ülkemizde de Dialogue In The Dark Istanbul (Karanlıkta Diyalog)adıyla bizlerle buluşuyor. Sergi Gayrettepe metrosunda. Tam olarak da metronun içinde yer alıyor. Serginin olayıysa şu; zifiri karanlık bir parkur. Bu parkurda dolaşırken size görme engelli bir rehber eşlik ediyor. Hiç bişey göremiyorsunuz. Elinizde görme engelli arkadaşlarımızın kullandığı baston dışında hiç bişey yok. Görme duyunuz dışında kalan duyularınızı kullanmak zorundasınız en çokta duyma duyunuzu.  



Açıkça söylemek istiyorum ki edindiğim en farklı deneyimdi. İçeride İstanbul`u bize gezdirdiler. Hiç bişey göremiyorsun.  Girdiğin an zifiri karanlıkla karşılaşıyorsun. Her taraf saf siyah, renkler yok. Rehberimizin bize dediği gibi acemi engellileriz. Görmüyoruz ve koca bi şehirdeyiz. Bi parktan geçiyorsunuz, kuş sesini, köpeği, doğanın seslerini duyuyorsunuz ama parkı görmeden keşfediyorsunuz. Rehberiniz sizden bankı, bisikleti bulmanızı; duyduğunuz sesleri söylemenizi istiyor. Taksime gidiyorsunuz, vapura binip boğaz turu yapıyorsunuz. Pazarda dolaşıp hangi meyveye sebzeye dokunduğunuzu bulmaya çalışıyorsunuz. Duvardaki alfabeden adınızı yazmaya çalışıyorsunuz. Karşıdan karşıya geçmek bizler için o kadar kolay ki. Sağına soluna bak geç. Ama orda güvenli bi ortamda olduğunuzu bilmenize rağmen tedirgin oluyorsunuz. Görmeyen biri tüm bunları her gün yaşarken siz bu sergi sayesinde anlıyorsunuz. 


Farklıydı. Gerçekten farklıydı. Görmüyordum ama ilerlemek zorundaydım. Etrafımı dokunarak, duyarak tanımak zorundaydım. Sesleri ayırt etmek, gideceğim yolu bulmak zorundaydım. Düşünsenize kendi elimi bile içerde göremedim. Hiç bişey, hiç kimse görünmüyor, sadece sesler.  O parkurda yürürken bile bi yere çarparım endişesi taşırken bizler kaldırımlara araba park ediyoruz, kaldırımdaki yürüme bantların üzerine tabela bırakıyoruz. Aynı dünyada yaşıyoruz ama onlar yokmuş gibi davranıyoruz. Görmüyoruz görmek istemiyoruz. Gören gözlerimizin ne kadar kıymetli olduğunu bilmiyoruz. O kadar meşgulüz ki kafamızı kaldırıp etrafa renklere dönüp bakmıyoruz bile. Ne kendimizin nede onların farkındayız. Koşullarımız eşit değil. Bizler koşulları eşitlemesi gereken kişilerken boyna zorluk çıkarıyor, hor görüyoruz.


İçerdeyken ben rengi özledim.  Her yer o kadar siyahtı ki. Ne kadar şanslı olduğum bi kez daha kafama dank etti. Görmemenin ne demek olduğunu gerçekten anladım. Ben bunu bir buçuk saat yaşarken, benim için bi deneyimken, bi empati unsuruyken bazılarımızın gerçekleri. Rehber turun sonuna geldiğimizde” Bana ilk ulaşana aydınlığı hediye edicem” dedi. Evet ışık bizim için bi hediye. Hiçbirimiz farkında bile değiliz çünkü ona zaten sahibiz. 


İlk defa bur da söylüyorum. 13 yaşındayken omuriliğimden bir operasyon geçirdim. İşte ilk defa o zaman yürüyememenin ne demek olduğunu anladım. Ameliyat olduktan sonra bırakın yürümeyi, boynumu bile çevirmem için hem fizik tedavi olmam gerekti, hem de günlerimi aldı. Benim için kısa bir dönemdi ama normale dönemem tam anlamıyla aylarımı aldı. O zaman ilk defa yürüyememenin ne demek olduğunu anladım. Zor, zordu. Yatakta dönerken bile birine ihtiyaç duymak o kadar güçsüz hissettiriyordu ki. Yürüyememek, koşamamak…. Gitmek istemediğim çöp atma seansı bile yapmak istediklerim arasındaydı. Bu günse kör oldum. Göremedim bir buçuk saat boyunca. İşte bugünde onları anladım. Onlar için her şeyi ne kadar zorlaştırdığımızı, sabırsız olduğumuzu anladım.


Kör olmak zor. Gerçekten. Ben bir buçuk saat bu kadar zorlanırken bir ömür öyle kalacak olanlar var. Hiç rengi görmemiş, görüp de kaybeden var. Toplum olaraksa ne yazık ki duyarsız ve umursamazız. Sadece konuşuyor, hiç bişey yapmıyoruz. İşte bu yüzden kızıyorum. Çünkü yapabileceğimiz birçok şey var. Ben iki yıldır kendi üniversitemde görme engelliler için sesli kitap okuyorum. Sizlerde bunu yapabilirsiniz. Dünya göz hastanesi bu etkinliğin sponsorlarından biri. Dünya Göz Vakfı gönüllüleri anlaştıkları stüdyolar ile sesli kitap okuma etkinliğine davet ediyor.  Bu linke tıklayarak(http://www.dunyagozvakfi.org/gonullu-olun/) sizde gönüllü olabilirsiniz. Lütfen tüm önyargılarınızı kapıda bırakın ve Karanlıkta Diyalog sergisini haziran ayına kadar gezin. Çocuklarınızı götürün ki duyarlı bi geleceğimiz olsun. Lütfen sizde bişeyler yapıp gönüllü olun. Etrafınıza hoşgörülü davranın.. Lütfen… 


Biletler Bietix`den alınabildiği gibi gittiğinizde girişten de alabiliyorsunuz. Hafta sonları yoğun olduğu için önceden almanız gerekiyor. On beş dakikada bir tur var=)
Normal :25 lira
İndirimli :17 lira
Süre: 90 dk.
http://www.dialogistanbul.com/anasayfa
http://www.dunyagozvakfi.org/gonullu-olun/





Benzer Yazılar

13 yorum:

deeptone dedi ki...

heeeey ne güzeeel. gayrettepe metrosunda. ben de gittim. görme özürlüler gezdiriyor.
:)

bende mimin var. seni, dördüncü tekil şahısı vb. mimledim işte. izlediğin bloglar mimiii :)

Dördüncü Tekil Şahıs dedi ki...

Yaa çok farklı bir deneyim. Gerçekten bazı şeylerin değerini bilmiyoruz, farkında bile değiliz. İstanbulda olsam kesinlikle bunu yaşamak isterdim.

Zamska dedi ki...

Kesinlikle farkli ve guzel bi deneyimdi. Eğlence ve merak icin gittim ama bundan cok daha fazlasiyla eve döndüm :)
Mim icin cok cok teşekkürler hemen bakiyorum

Zamska dedi ki...

Hazirana kadar devam ediyor. Istanbul'a yolun duserse mutlaka git begenecegine inaniyorum. Umarim daha cok boyle seyler olur ve sadece istanbulla ainirli kalmaz :)

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

O kadar etkileyici anlatmışsın ki hep ertelediğim sergiyi kısa süre içinde gezeceğim, aklıma kazındı!

Sevgiler

KitapAyracı dedi ki...

Bu sergiye mutlaka gitmek gerek. Sen de o kadar iyi anlattın ki istanbulda olsam yarin orada olurdum. Ama hazirana kadadar devam ediyormuş bende tatilde istannbula yolum düşerse mutlaka gidecegim :))

Zamska dedi ki...

Çok teşekkür ediyorum =)

Zamska dedi ki...

Teşekkürler=) Çok güzel bi sergi bi deneyimdi. Umarım gelirsin ve sende gezersin =) Beğeniceğini umuyorum =)

Zamska dedi ki...

Bende sürekli erteliyordum ama sonunda gidebildim. Kız kardeşim gelince onunla tekrar gitmeyi düşünüyorum =)

Kırmızı Çerçeve dedi ki...

İstanbula geldiğim zaman muhakkak gitmek isterim. Öylesine güzel ve içten anlatmışsın ki gidebilmek için can atıyorum. Mükemmel bir yazı olmuş bayıldım :):)

Zamska dedi ki...

Teşekkürler=) git zaten kaldı ki gitmezsen ben kolundan tutup götürürüm =)

kadriye dedi ki...

Merhaba
Geçen yıl bizde Ankara'da Görme Engelliler Derneği'nde gözlerimizi bağlayıp yemek yemeye çalışmıştık.Gerçekten çok farklı bir deneyimdi. Kesinlikle herkes bunları deneyimlemeli. Empati yapabilmek için.

Zamska dedi ki...

Merhaba, bildigim kadariyla bazi ülkelerde bu tip restorantlar var. Empati yapabilmek cok önemli umarim boyle sergiler ve etkinlikler artar ve duyarlılık toplumda bir nebze dahi olsun artar

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.